Kanser ölümlerinde meme kanseri ikinci sırada – SAĞLIK
- kitlesel gelişme,
- Meme şekli ve boyutunda değişiklik, renk değişikliği, kızarıklık, asimetri,
- Ciltte sıkılaşma, ödem, portakal kabuğu görünümü,
- Meme ucundan kanlı akıntı,
- Memede iyileşmeyen yara,
- Bitişik lenf düğümlerinin genişlemesi.
MEME KANSERİNDE ERKEN TANI HAYAT KURTARIRMeme kanserinden ölüm oranını azaltmanın ve yaşam kalitesine ulaşmanın en iyi yolunun erken teşhis ve erken tedavi olduğunu belirten Op. Büyükakıncak, “Kadının yaşına göre kendi kendine meme muayenesi, doktor muayenesi, gerektiğinde meme ultrasonu ve mamografi, gerektiğinde iğne biyopsisi ile erken tanı koymak mümkün” dedi.TARAMA YÖNTEMLERİÖpücük. Dr. Büyükakıncak, meme kanseri tarama yöntemlerinin hangi yaşlarda yapılabileceğine ilişkin şu bilgileri verdi: Kendi kendine meme muayenesi: 20 yaşından itibaren ömür boyu ayda bir kez.Doktorun manuel muayenesi: 20’li yaşlarda 2-3 yılda bir, 30’lu yaşlarda 1-2 yılda bir, 40’lı yaşlardan sonra ömür boyu yılda bir kez.Meme ultrasonu: 40 yaş altı kişilerde ilk başvurulacak yöntemdir ve 40 yaş sonrasında mamografi ile birlikte kullanılır. 40 yaş üstü kişilerde asla tek tarama yöntemi olarak kullanılmaz.Mamografi: Başlangıç mamografisi 40 yaşında ve sonrasında yılda bir kez yapılır. Yüksek riskli hastalarda erken yaşta başlanabilir. Mümkün olduğu sürece ultrasonu yapan doktor ile mamografiyi yorumlayan doktorun aynı olması gerekmektedir.TEDAVİ YÖNTEMLERİMeme kanserinin başlıca nedenleri Tedavinin cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisi olmak üzere dört çeşidi olduğunu vurgulayan Op. Dr. Büyükakıncak, cerrahi tedavinin 3 başlıkta toplandığını belirtti:
- Memenin tamamının çıkarılması ve aksiller diseksiyon (MRM),
- Meme koruyucu cerrahi, SLNB,
- Memenin tamamen alınması ve eşzamanlı rekonstrüksiyon.
MEME KANSERİNDEN SONRASI YAŞAMMeme Kanseri Sonrası Yaşam Beklentisine Dokunmak, op. Dr. Büyükakıncak, sözlerini şöyle tamamladı: “Erken evre meme kanserinde 5 yıllık sağkalım oranı %95, yayılımı olmayan ve meme dokusuyla sınırlı kadınlarda %56, uzak yayılımlı kadınlarda ise %10 olarak tespit edildi”. .
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı