“Lenfoma tedavisinde erken tanıyla yüz güldürücü sonuçlar almak mümkün” – SAĞLIK
“Erken tanı ile lenfoma tedavisinde tatmin edici sonuçlara ulaşmak mümkün.” Hematoloji uzmanı, adını duyan birçok kişide korku yaratan lenfomanın aslında yüz güldürücü sonuçlarla tedavi edilebildiğini söylüyor. Profesör. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu şunları söyledi: “Lenfoma tedavi edilebilir bir hastalıktır. “Teşhis konulduğu sürece tedaviyle uzun süreli sağ kalım elde edebiliriz” dedi. Prof. Dr. Ateşoğlu, bu sonuçlar ortaya çıktığında detaylı değerlendirme için mutlaka doktora başvurulması gerektiğini vurguladı. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr., lenfomanın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ve tedaviyle tatmin edici sonuçlara ulaşılabileceğini söyledi. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu, farklı hastalıklarla karıştırılma riskine rağmen lenfoma belirtilerinin çok iyi tanınması gerektiğini vurguladı. Profesör. Yaygın olarak lenfoid kanser olarak bilinen lenfomanın, tam olarak anlaşılamaması nedeniyle korkulan bir hastalık olduğunu açıklıyor. Ancak Dr. B. Ateşoğlu, bunun çoğu durumda tatmin edici ve iyi bir tedavi yanıtı veren bir hastalık grubu olduğunun altını çizdi. Profesör. Dr. B. Ateşoğlu, hastalığın belirtilerini ve tedavi yöntemlerini anlattı. TEŞHİS BİYOLOJİ SONUCU KONUlurHastaların çoğunlukla vücudun farklı yerlerindeki lenf bezlerinin şişmesi nedeniyle doktora başvurduklarını anlatan Prof. Dr. B. Ateşoğlu, şöyle konuştu: “İlk değerlendirmelerin ardından biyopsi sonucu tanı konuluyor. Lenfomanın pek çok farklı alt tipi olduğundan doğru tedavinin uygulanabilmesi için doğru tanı çok önemlidir. Tedavi sonrasında hastalığın nasıl ilerleyeceği tamamen bu patolojik tanıya bağlıdır” dedi. “LENFOMANIN ALT TİPİNE GÖRE GÖRÜNME YAŞI DEĞİŞİR”Profesör. lenfomanın görüldüğü yaş aralıklarının alt tipe göre değiştiğini söyledi. Ateşoğlu, şöyle konuştu: “Lenfomanın iki alt tipi vardır: Hodgkin lenfoma ve Hodgkin dışı lenfoma. Hodgkin lenfomanın görülme sıklığı genel olarak 30 yaş altı gençlerde ve 60 yaş üstü kişilerde artmaktadır. Non-Hodgkin lenfoma; Gençlerde görülen alt tipleri olsa da öncelikle yaşlılık hastalığıdır. “Özellikle 60 yaş üzerindeki kişilerde görülme sıklığı artıyor.” dedi. Non-Hodgkin lenfoma tüm kanserlerin yaklaşık %4’ünü oluştururken, Hodgkin lenfomanın Hodgkin olmayan lenfomaya göre daha nadir görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. B. Ateşoğlu, hastalığın nedenleri hakkında şu bilgileri verdi: “Lenfomaya ne sebep olur? Açıkça bilinmemekle birlikte bazı çevresel faktörlerin etken olduğu düşünülmektedir. Radyasyona maruz kalmak ve bazı enfeksiyonlar lenfomaya neden olabilir. Marjinal zon lenfoması dediğimiz alt grupta bazı bakteriler ile hastalığın başlangıcı arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir. Bu tür lenfomaları da antibiyotik tedavisiyle kontrol altına alabiliyoruz” dedi. dedi. “HASTALAR İLERİ DÖNEMDE FARKINDA OLMADIĞI İÇİN UZUN SÜRE DOKTORA BAŞVURUYOR”Uzman, lenfomaların evre 1 ile evre 4 arasında olduğunu söyledi. Dr. Ateşoğlu, şöyle konuştu: “Erken evrelerde lenf nodu bölgelerine göre daha sınırlı alanlarda ya da evre 3-4 dediğimiz yaygın alanlarda tutulum görebiliyoruz. Lenfomanın bazı alt tiplerinde büyük lenf düğümlerini erken dönemde tespit etmek mümkünken, bazı lenfoma alt tiplerinde ileri evrede tanı konulabilir. Hasta fark etmediği sürece rutin laboratuvar testlerinde lenfomanın tespit edilemeyebileceğini vurgulayan Dr. Ateşoğlu, şöyle konuştu: “Mesela hastada gece terlemesi, kilo kaybı, ateş gibi belirtiler olabiliyor. Lenfatik sistemin tüm vücutta yaygın olması ve hastalığın hızla yayılması nedeniyle hasta erken fark etmez ve doktora başvurmazsa tanı ancak ileri evrede konulabilir” dedi. “TEDAVİ EN KISA ZAMANDA BAŞLAMALI” Lenfomanın zamanında tanı ve doğru tedavi ile tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmek gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ateşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Köpek ve kedilerden bulaşan Toksoplazma ya da Epstein virüsü gibi enfeksiyonlar- Öpüşme hastalığı olarak bilinen Barr hastalığı da sıklıkla lenf düğümlerinin şişmesine neden olabilir. Bu nedenle öncelikle bu hastalıkları ayırıcı tanının dışında tutuyoruz. Daha sonra biyopsi ile tanı ve tedavi protokolü belirlenir. Hastalarımızın unutmaması gereken nokta, lenfomanın tedaviye mükemmel yanıt veren bir kanser türü olduğudur. Doğru teşhis ve doğru tedavi ile hastalar uzun süre sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. Bu nedenle tanının konulması ve bir an önce tedaviye başlanması çok önemli.” “UZUN SÜRELİ HASTALIKSIZ HAYATTA KALMAYA BAŞLIYORUZ” Profesör. bazı lenfoma türlerinin çok yavaş ilerlediğini söyledi. Dr Ateşoğlu, şöyle konuştu: “Yavaş ilerleyen tiplerde hastalık hastaya zarar vermediği sürece “bekle-gör” dediğimiz yöntemle hastalar tedavisiz gözlem altında tutulabiliyor. Ancak hızla ilerleyen türlerinde kemoterapi ve akıllı ilaçların bir arada kullanıldığı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili her gün yeni gelişmeler yaşanıyor. Erken aşamalarda kullanılmasa bile artık ilk aşamada hastalık tekrarladığında kullanılabilecek birçok alternatifimiz var. Ayrıca lenfomanın bazı alt tiplerinde hastalık tekrarladığında bu hastalarda lenfomanın geri çekilmesi ve sonrasında otolog kök hücre nakli yapılması gerekmektedir. “Bu yöntemle uzun süreli hastalıksız hayatta kalmayı başarabiliriz.” dedi. “GENETİK BİR HASTALIK DEĞİL” Profesör. lenfomanın ailesel geçiş gösteren bir kanser türü olmadığını söyledi. Ateşoğlu, şöyle konuştu: “Dolayısıyla anne-babada lenfoma olması çocuklara bulaşmaya neden olmuyor. Ancak ailede kanser vakasının bulunması, ailenin diğer bireylerinde de kanser görülme riskini artırmaktadır. Lenfoma hastalarında bazı genetik bozukluklar görülebilmektedir. Bunları tanı koymak için de kullanabiliriz ama genetik bozukluklar hastalıkla birlikte ortaya çıkan bozukluklardır. Bunlar hastadan çocuğa geçecek genetik hastalıklar değil” dedi. “LENFOMA BELİRTİLERİNE DİKKAT EDİN”Erken tanının her kanser türünde olduğu gibi lenfomada da tedavi başarısını ve hayatta kalma oranlarını etkilediğini vurgulayan hematoloji uzmanı Prof. Dr. Elif Birtaş Ateşoğlu, lenfoma durumunda dikkat edilmesi gereken belirtileri şöyle sıraladı: “Kişinin yer yer glandüler büyümeleri varsa boyun, koltuk altı ve kasık gibi bölgelerde bu önemli bir bulgudur. Bu dönemde mutlaka doktora başvurulması gerekmektedir. Bu, bu semptomu gösteren bir kişinin mutlaka lenfoma olacağı anlamına gelmez. Ancak araştırmak gerekir. Ayrıca hastanın gece uyanıp iç çamaşırını değiştirecek kadar terlemesi, 6 ayda kilosunun %10’undan fazlasını kaybetmesi, açıklanamayan ateşi ve inatçı kaşıntısı olması da lenfoma açısından önemli bulgulardır. Bu sonuçlar mevcutsa vakit kaybedilmemelidir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–
—–Sponsorlu Bağlantılar—–